- Katılım
- 28 Temmuz 2013
- Mesajlar
- 47
- Tepkime puanı
- 9
- Puanları
- 0
- Konum
- Universe
- Web sitesi
- www.twitter.com
Av. Hüseyin Özbek yazdı: SÖMÜRGE SOLUNUN SİSTEMİN MEŞRULAŞTIRILMASINA KATKISI
Günümüz Türkiye’si modern devlet anlayışı ve kurumlarıyla doku uyuşmazlığı olan, cemaat atmosferinin bireyi ve kişisel inisiyatifi dışlayan itaat kültürüyle yetişen bir siyasal kadro tarafından yönetilmektedir. Bu anlayış devletin denge kurumlarının, siyasal iktidarlara göre değişmez çekirdeğinin tasfiyesiyle, cemaat piramidinin başındakine kayıtsız şartsız itaate dayalı hiyerarşinin ülke ve devlete sahip olmasını dayatmaktadır.
Çağdaş demokratik sistemin vazgeçilmezleri olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı düşünce özgürlüğü gibi kavramların yabancısı iktidar sahiplerini halkın, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ekonomik demokratik talepleri kızdırmakta, niçin verilenle yetinip şükretmediklerine şaşırmaktadırlar! Halkın yönetime mutlak itaatini istemenin doğal hakları olduğuna inanmaktadırlar. Kendileri açısından da ABD, AB gibi dünya otoritelerine itaat ve biat etmekte yadırganacak bir durum olmadığını düşünmektedirler!
Siyasal iktidar, devletin dönüştürülmesi operasyonunun meşrulaştırılmasında gerçek solla ilgisi kalmamış sistem solunun vereceği demokratlık vizesine ihtiyaç duymaktadır! Emperyalist sistem ve içerdeki uzantılarıyla uzlaşıp düzenin imtiyazlıları arasına girmiş bazı eski solcular bunun için parlatılmakta, sanal itibar zirvelerine taşınmaktadır. Sol olmayan sol da getirisi yüksek itibar dopinginin karşılığını sistemi meşrulaştırarak ödemektedir! Nasıl mı? Emek ve demokrasi karşıtı dinci faşizan anlayışı, ülkede ilk kez kararlı ve kurumsal sivilleşme atağı, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze devlete kök salan totaliter, jakoben yapıyı değiştirmeye kararlı bir girişim olarak takdim ederek! Sözün kısası sistemin, sol olmayan solu meşhurlaştırılması yatırımı tavan yapan yüksek getiriyle dinci faşizan anlayışın meşrulaştırılması olarak geri dönmektedir.
Sermaye soluna verilen yüksek hakem görevi, Osmanlıdaki Şeyhülislam fetvalarına benzemektedir. Kararların dine uygunluğunu denetleyen Şeyhülislamların postuna günümüzde siyasal iktidarın ulusal çıkar ve emek karşıtı tutumuna soldan onay veren sermaye Şeyhülislamları oturtulmuştur!
Sistemin can suyu, serumu olmaya soyunan sol olmayan solun bu işlevi mührü kuşunu hatırlatıyor: Uçar avına çıkan avcı, yanında avlayacağı kanatlının evcilleştirip eğittiği hemcinsini götürür. Doğaya salınan, ayağı bağlı mühre kuşu denilen ördek, bıldırcın, keklik cinsinden avcı kuşu ötmeye başlayınca yerdeki, gökteki hemcinsleri çağrıya uyar, sese gelirler. Pusuda bekleyen avcıya tetiğe basıvermek kalır!
Düşünce, sanat, siyaset, ekonomi dünyamızın fonlu mühre kuşlarının birbirine karışan cırıltılarına koşan halka yöneltilmiş sermaye namlularının arkasındakilerin keyfine diyecek yok bu günlerde. Sermayenin sermayesine dönüştürülen bizim parlatılmış kuşların sesine koşanlar arttıkça mührelerin dolarlı avrolu bordrolarına bir sıfır daha eklemekteler.
Mütareke İstanbul’unun meşhur sosyalisti İştirakçi Hilmi, yakasında kırmızı karanfil, elinde cakayla salladığı zarif bastonu, İngilizlerin tahsis ettikleri son model otomobiline kurulup caddelerde boy gösterirdi. İngiliz Büyükelçiliğinin yüklü ödeneği ve yüksek himayesiyle mütareke süresince iştirakçiliğe devam etti Hilmi Bey! İşgal çizmeleriyle çiğnen ülkenin onuru, Anadolu’ da verilen Milli Mücadele hiç ilgisini çekmese de işgale gönülden iştirakinden olacak; Osmanlı Sosyalist Fırkası başkanı iştirakçinin mütareke solculuğu her türlü desteği verdirecek ölçüde ilgisini çekti işgal komutanlığının!
İştirakçi Hilmi’ den günümüze sesler, söylemler, modeller, yüksek komiserler değişse de mühre yemi hiç değişmiyor. Sömürüye soldan omuz veren günümüz Hilmilerinin fonlu fetvalarını mühre cırıltılarından uzaklaşıp salim kafayla bir kez daha okumakta sayısız yarar var anlaşılan!
19 Eylül 2009
siyaset adamı, gazeteci
İştirakçi Hilmi ya da Sosyalist Hilmi olarak da tanınan gazeteci ve siyaset adamı. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte İzmir’de doğduğu ve bir süre bu kentte yaşadığı kesindir. Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası’nın başkanlığını yaptı.
1910 yılında İştirak dergisini çıkardı. Dergi 1911 yılında kapatıldı. 1912 yılında tekrar çıkardı.
Derginin adından dolayı 'İştirakçi Hilmi' olarak anılmaya başlandı.
1913 yılında Mahmut Şevket Paşa suikastının ardından Sinop’a sürüldü. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürgünde kaldı. 1918 sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi'ni izleyen günlerde İstanbul’a döndü. İngiliz İşgal Kuvvetleri'yle ilişkileriyle şüpheli oldu.
15 Kasım 1922 tarihinde kadın meselesi yüzünden İstanbul’da öldürüldü.
Günümüz Türkiye’si modern devlet anlayışı ve kurumlarıyla doku uyuşmazlığı olan, cemaat atmosferinin bireyi ve kişisel inisiyatifi dışlayan itaat kültürüyle yetişen bir siyasal kadro tarafından yönetilmektedir. Bu anlayış devletin denge kurumlarının, siyasal iktidarlara göre değişmez çekirdeğinin tasfiyesiyle, cemaat piramidinin başındakine kayıtsız şartsız itaate dayalı hiyerarşinin ülke ve devlete sahip olmasını dayatmaktadır.
Çağdaş demokratik sistemin vazgeçilmezleri olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı düşünce özgürlüğü gibi kavramların yabancısı iktidar sahiplerini halkın, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ekonomik demokratik talepleri kızdırmakta, niçin verilenle yetinip şükretmediklerine şaşırmaktadırlar! Halkın yönetime mutlak itaatini istemenin doğal hakları olduğuna inanmaktadırlar. Kendileri açısından da ABD, AB gibi dünya otoritelerine itaat ve biat etmekte yadırganacak bir durum olmadığını düşünmektedirler!
Siyasal iktidar, devletin dönüştürülmesi operasyonunun meşrulaştırılmasında gerçek solla ilgisi kalmamış sistem solunun vereceği demokratlık vizesine ihtiyaç duymaktadır! Emperyalist sistem ve içerdeki uzantılarıyla uzlaşıp düzenin imtiyazlıları arasına girmiş bazı eski solcular bunun için parlatılmakta, sanal itibar zirvelerine taşınmaktadır. Sol olmayan sol da getirisi yüksek itibar dopinginin karşılığını sistemi meşrulaştırarak ödemektedir! Nasıl mı? Emek ve demokrasi karşıtı dinci faşizan anlayışı, ülkede ilk kez kararlı ve kurumsal sivilleşme atağı, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze devlete kök salan totaliter, jakoben yapıyı değiştirmeye kararlı bir girişim olarak takdim ederek! Sözün kısası sistemin, sol olmayan solu meşhurlaştırılması yatırımı tavan yapan yüksek getiriyle dinci faşizan anlayışın meşrulaştırılması olarak geri dönmektedir.
Sermaye soluna verilen yüksek hakem görevi, Osmanlıdaki Şeyhülislam fetvalarına benzemektedir. Kararların dine uygunluğunu denetleyen Şeyhülislamların postuna günümüzde siyasal iktidarın ulusal çıkar ve emek karşıtı tutumuna soldan onay veren sermaye Şeyhülislamları oturtulmuştur!
Sistemin can suyu, serumu olmaya soyunan sol olmayan solun bu işlevi mührü kuşunu hatırlatıyor: Uçar avına çıkan avcı, yanında avlayacağı kanatlının evcilleştirip eğittiği hemcinsini götürür. Doğaya salınan, ayağı bağlı mühre kuşu denilen ördek, bıldırcın, keklik cinsinden avcı kuşu ötmeye başlayınca yerdeki, gökteki hemcinsleri çağrıya uyar, sese gelirler. Pusuda bekleyen avcıya tetiğe basıvermek kalır!
Düşünce, sanat, siyaset, ekonomi dünyamızın fonlu mühre kuşlarının birbirine karışan cırıltılarına koşan halka yöneltilmiş sermaye namlularının arkasındakilerin keyfine diyecek yok bu günlerde. Sermayenin sermayesine dönüştürülen bizim parlatılmış kuşların sesine koşanlar arttıkça mührelerin dolarlı avrolu bordrolarına bir sıfır daha eklemekteler.
Mütareke İstanbul’unun meşhur sosyalisti İştirakçi Hilmi, yakasında kırmızı karanfil, elinde cakayla salladığı zarif bastonu, İngilizlerin tahsis ettikleri son model otomobiline kurulup caddelerde boy gösterirdi. İngiliz Büyükelçiliğinin yüklü ödeneği ve yüksek himayesiyle mütareke süresince iştirakçiliğe devam etti Hilmi Bey! İşgal çizmeleriyle çiğnen ülkenin onuru, Anadolu’ da verilen Milli Mücadele hiç ilgisini çekmese de işgale gönülden iştirakinden olacak; Osmanlı Sosyalist Fırkası başkanı iştirakçinin mütareke solculuğu her türlü desteği verdirecek ölçüde ilgisini çekti işgal komutanlığının!
İştirakçi Hilmi’ den günümüze sesler, söylemler, modeller, yüksek komiserler değişse de mühre yemi hiç değişmiyor. Sömürüye soldan omuz veren günümüz Hilmilerinin fonlu fetvalarını mühre cırıltılarından uzaklaşıp salim kafayla bir kez daha okumakta sayısız yarar var anlaşılan!
19 Eylül 2009
siyaset adamı, gazeteci
İştirakçi Hilmi ya da Sosyalist Hilmi olarak da tanınan gazeteci ve siyaset adamı. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte İzmir’de doğduğu ve bir süre bu kentte yaşadığı kesindir. Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası’nın başkanlığını yaptı.
1910 yılında İştirak dergisini çıkardı. Dergi 1911 yılında kapatıldı. 1912 yılında tekrar çıkardı.
Derginin adından dolayı 'İştirakçi Hilmi' olarak anılmaya başlandı.
1913 yılında Mahmut Şevket Paşa suikastının ardından Sinop’a sürüldü. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürgünde kaldı. 1918 sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi'ni izleyen günlerde İstanbul’a döndü. İngiliz İşgal Kuvvetleri'yle ilişkileriyle şüpheli oldu.
15 Kasım 1922 tarihinde kadın meselesi yüzünden İstanbul’da öldürüldü.