Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Türkler'de Ahlak ve Doğruluk.

Tusunami

Fahri Üye
Fahri Üye
Galatasaray
Katılım
28 Temmuz 2013
Mesajlar
47
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Konum
Universe
Web sitesi
www.twitter.com
Hristiyan olan ülkelerde bir çok kimseler, Türklerin şeytani mahluklar, barbarlar ve dinsiz insanlar olduğunu zannederlerse de, Türkleri tanıyanlar ve onlarla iletişim kurmuş olanlar bunun asla böyle olmadığını görmüş olurlar. Zira Türklerin iyi insan oldukları ve kendimize yapılmasını istemediğimiz muamele ne ise, başkalarına karşı da aynen öyle davranmamızı icap ettiren tabiat kanununa tamimiyle riayet ettikleri muhakkaktır. Ben burada Türkler demekle hakiki Türkleri kastediyorum Muhtelif dinlerden Müslümanlığa geçerek. Türkiye`de büyük bir yekun teşkil etmiş olan ve her türlü fenalıklara tamamıyla müsait oldukları tecrübe ile sabit olduktan başka, Allah`a olduğu kadar insanlara da ihanet etmek ihtiyatında bulunan mühtedileri kastetmiyorum. Çünkü hakiki Türkler namuslu adamlardır ve kendileri gibi namuslu insanları, ister Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun ve isterse Yahudi olsun, her halde hürmet ve takdir ederler. Bir Türk kadar bir Hıristiyan`ı da aldatmak ve dolandırmak kat`iyyen Türklerce caiz değildir. Bu böyle olunca neden dolayı Türklerin Frenklere o kadar fena muamele ettikleri hakkında mukadder bir sual ile karşılaşacağımı bilmiyor değilim. Ancak şu da muhakkaktır ki, onların bu gibi hareketlere sevk edip baştan çıkararak şarktaki Frenkler arasında bile hüküm süren meluna ne bir rekabet hissi ile bir birini mahvetmek için alet ittihaz edenler de Hıristiyan ile Yahudilerdir.



Türkler arasında ihtikar (vurguncu) ve murabaha (faiz ile para alıp vermek) büyük bir günah sayıldığı için o gibi günahkarlar pek nadirdir. Çok dindar, gayet şefkatli ve insaniyetlidirler. Din gayretleri son derece yüksek olduğu için bütün Türkler İslamiyet`i baştan başa kainata yaymak isterler. Eğer bir Hıristiyan`a karşı hürmet ve muhabbet hissedecek olurlarsa, Müslüman olmalarını rica ederler Türkler kayıtsız şartsız Devletine ve devlet adamlarına bağlıdırlar.. Devletine ihanet edip Hıristiyanlarla iş birliği eden hiçbir Türk`e tesadüf edilemez. Bir birleriyle vuruşup dövüşme bilmezler.. Türkler arasında birbirlerine meydan okuyanlar azdır; memleketlerinde düello meçhuldür. Bunun sebebi de Hz. Muhammet`in iki büyük ihtilaf membaı olan içki ile kumarı men eden hakimane siyasetidir. Onun için temiz ahlaklı Türkler, hiç şarap içmezler gerek içki içenler ve gerek afyon ve esrarla kendinden geçenler asla itibar görmezler.



Oyunlara gelince, bir çok oyun oynamakla beraber, eğlenmek için, parasız oynarlar. İşte bundan dolayı dövüşmezler. Eğer aralarında kavga çıkacak olursa, o sırada ilk önlerine çıkan kimse, hemen aralarını bulur, veyahut şikayetçi taraf, arkadaşını hakim huzuruna davet edip, şahitler ikame eder..



Öteki tarafta mahkemeye gitmekten imtina (kaçınmak) edemez. Çünkü ettiği takdirde suçunu kabul etmiş olur. Hakimin huzurunda her iki taraf delillerini arz eder, haksız çıkan mahkum olur ve eğer hak etmişse çok defa sopa cezası yer." (M. De Thevenot`un Voyage fait. Au Levant isimli eserinden)



"Hiç şüphesiz ki, ahlak bakımından Türk siyaseti ile medeni hayatı, bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." (Du Loir)



Bir başka Hıristiyan mütefekkir de Türkleri şu sözlerle anlatır:

"Hakiki Türklerin huyları umumiyetle iyidir. Fazileti severler;; fenalıktan nefret ederler; dinlerinin esaslarına riayette kat`iyyen kusur etmezler. Kendi usullerince ibadet ederler oruç tutarlar; hemcinslerini severler, icabında yardımlarına koşarlar, haksız kazançlarla murabaha ve ihtikardan sakınırlar ve zina suçunu çok ender irtikap ederler. Yabancı memleketlere yaptıkları akınlar ve bilhassa muharebeler ve Hıristiyanlarla akdettikleri

muahedeler Orta Asya`dan getirdikleri kabalığı(!) mülayimleştirmiştir.

Kur`an-ın beşer ihtiraslarına ait ahlak esasları, kafi derecede temizdir.

Makul olmayan hiçbir esas telkin edilmez. Kibir ve azamet, iblisin güzelliğiyle parlaklığını, çirkinlik ve karanlıkla kaplayacak gökyüzünden sebep olmuş gösterilir. İnsanı Dünya malına boğduğu gibi mahrum etmeye de kadir olan Allah`a karşı zamanın alayişine kapılıp şükretmeyenler, işte sakıt(düşük) mahlukun akıbetine uğrayacaklardır.

Cimrilik, cimrinin kasalarını doldurur, ama ruhundaki Tanrı vergilerini boşaltır ve servetinin içinde fakir kalmasına sebep olur.

Hiddet, insanın ruhunda rüzgarların denizde kopardığı fırtınaları şahlandırır; aklın boğulmasına sebep olur, iftiraya; hakarete, cinayete kapı açar; insana kendini de Allah`ını da unutturur.

Oburluk, ilk insanın felaketine sebep olmuştur, neslinden gelenler içinde bu günaha müptela olanlar da uhrevi sefadan mahrum olacaklardır.

Haset (kıskançlık), kül içinde bir ateştir; eşenin huzur ve rahatını kaçırır; ruhunun selametini giderir ve o ruhunda celladı kesilir.

Tembellik müthiştir. Zira bizi yalnız beşeri mükellefiyetlerimizden alıkoymakla kalmayıp, dini fa rızalarımızla dünyevi vazifelerimizi de ihmal ettirir.

Şehvet hislerine hakim olmamak da büyük günahtır. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber erken evlenilmesini emir buyurmuştur.

Kur`an müfessirleriyle ahlak müellifleri İslam ahlakiyatını hayra tevessül ve şerden içtinap (kaçmak) ile hülasa etmişlerdir. Bunlar, ibadet esnasında yalnız din icaplarının yerine getirilmesi kafi olmayıp, Allah`ın huzurunda bütün günahlar itiraf edilerek sırf Allah`a teslim-i nefs edilmesi ve tamamıyla O`nun iradesine inkıyat(bağlanmak-teslim olmak) olunması lazım geldiğine kanidirler.. Bu gibi ulama:

-Eğer cehennemin yedi kapısını kapanmasını istersen vücudunun yedi azasıyla günah işlemekten sakın, derler ondan sonra da o vücut azasının kaçınması lazım gelen şeyleri sayıp dökerler.

Koğuculuk (kötüleyip çekiştirmek), en çok kötüledikleri fenalıklardandır.

Nihayet talebenin hocalarına karşı hürmet ve her hususta itaat etmeleri, red ve cehre (yaralamak) kalkışmamaları ve hatta muallimlerinin huzurunda pek yüksek sesle konuşmamaları da ahlak esaslarındandır." (Av.Guer`in "Moeurs et usages des Trucs" adlı eserinden.
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst