- Katılım
- 28 Temmuz 2013
- Mesajlar
- 47
- Tepkime puanı
- 9
- Puanları
- 0
- Konum
- Universe
- Web sitesi
- www.twitter.com
ALTINBEŞİK DÜDENİ
Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.
DAMLATAŞ MAĞARASI
Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.
KARAİN MAĞARASI
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.
KAPADOKYA
Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.apadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir.
FALEZLER,
Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.
Antalya ile Fethiye arasında bulunan "Likya Bölgesi", tarihi ve turistik birçok değerlerinin yanısıra
Bakırdağları
yöreyi tümüyle kaplayan ve kendi aralarında 4 bölüme ayrılan "BEYDAĞLARI" ile ünlüdür. En yüksek noktasının 3070 metre ile"Kızlarsivrisi" nin olduğu Beydağları "Tahtalıdağlar", "Bakırdağları", "Merkezi Beydağları" ve "Güneybatı Bölümü Beydağları" gibi alt katagorilere ayrılmaktadırlar.
Kızlarsivrisi
Bölgedeki akarsuların ortak amacı Akdeniz'e ulaşmaktadır.En güzelleri Antalya'nın;
15 km. kuzeyindeki DÜDEN ŞELALESİ
18 Km. batısındaki KURŞUNLU ŞELALESİ
ve Manavgat'ın 3 Km. kuzeyindeki MANAVGAT ŞELALESİ'dir.
ALTINBEŞİK DÜDENİ,
Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.
DAMLATAŞ MAĞARASI,
Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.
KARAİN MAĞARASI,
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.
SAKLIKENT
Sadece 45 km. uzaklaşılınca 3000 m. yüksekliğe ulaşan Saklı Yaylasında kurulu Saklıkent'e varılır. Kış sporlarına elverişli bir yerdir Saklı kent. Aynı gün içinde Antalya plajlarından denize girebilir ya da Saklıkent'te kayak yapabilirsiniz
İNSUYU MAĞARASI
Burdur İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya Kara yolu üzerinde, Burdur’a 15 km. uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme ilk açılan mağaradır. 597 m. Uzunluğundadır. Su yüzeyine paraleldir. İçinde akarsular ve göller bulunmaktadır.
Mağara ilk kez mağara bilimci Jeolog Dr. Temuçin AYGEN tarafından bulunmuş ve dönemin Valisi Vefik KİTAPÇIGİL’in çabalarıyla 1966 yılında turizme açılmıştır.
597 metrelik bölümü gezilebilen mağaranın içinde birbirleriyle bağlantılı irili ufaklı dokuz göl vardır. Bunlardan "Büyük Göl" adıyla anılanı 512 m2’lik alanıyla Türkiye’nin en büyük yer altı gölüdür.
Oluşumu 10 milyon yıl öncesine dayanan mağara, yukarıdan damlayan kireçli suların katı laşmasıyla oluşan kolonlar ve tavandan aşağıya sarkan kalker birikintileriyle bir saray görünümündedir. Dilek Gölün'de bulunan dikit, 6 metrelik boyuyla Türkiye’nin en büyük dikiti ve bir doğa harikasıdır
Nilüfer Çayı
Nilüfer İlçesi'ne adını veren ve Bursa'nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı, Uludağ’ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyu’dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek “Nilüfer” adını alır.
Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere, daha yüksekte Kara ıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir.
Antik çağ kaynaklarında adı “Odrys” çayı olarak geçen Nilüfer, Bursa Ovasını suladıktan sonra Ulu abat Göl ayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayır köy Ovasın'dan Ayvalı Dere’yi alarak Ulu abat Gölü’ne ulaşan Nilüfer, daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazın'dan Marmara Denizi’ne dökülür.
Soğuk pınar, Kaplı kaya, Değirmen dere ve Maden dere ile dağın kuzeyinden doğan Gök dere, Kaplı kaya, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer'e karışarak Marmara Denizi'ne dökülür. 1930'lu yıllarda, Bursa ovasına açılan Alman kanalı, Cenup kanalı ve Ana kanal gibi kanallar da Nilüfer'e bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere, o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" diyen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar.
Ulu abat Gölü (Apolyont Gölü)
Türkiye’nin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Ulu abat Gölü, kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir.
Yüz ölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25, en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare, göl alanı 13 bin 500 hektar, derinliği ise ortalama 2.4, en çok 4 metre dolayındadır.
En önemli beslenme kaynağı, göle saniyede ortalama 64 metreküp su getiren Mustafa kemal paşa Çayı’dır. Çayın, mevsimlere göre getirdiği su miktarında görülen değişiklikler, göl su düzeyinin alçalıp yükselmesinde neden olmaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Ulu abat Deresiyle Susurluk Çayı'na ve bu çayla birlikte Marmara Denizi'ne boşalmaktadır.
Gölde irili ufaklı 9 ada vardır. Bunların en önemlisi Gölyazı köyünün üzerinde kurulu olduğu ada ile, Halilbey (Alyos) ve Nailbey (Manastır) adaları dır. Gerek Alyos, gerekse Manastır adalarında Bizans döneminden kalma örenler bulunmaktadır.
Ulu abat Türkiye'nin önemli balıkçılık alanlarından biridir. 21 balık türünün bulunduğu ve daha önceleri kerevitin bol olduğu gölde, şimdilerde daha çok sazan ve turna avlanmaktadır.
Ulu abat Gölü sucul bitkiler yönünden de ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileriyle kaplıdır. Göl, Türkiye'nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.
Anadolu'ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kuş alanlarından Kuş Gölü'ne çok yakın mesafede bulunması nedeniyle Ulu abat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Orta doğu'nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Türkiye'deki 97 önemli kuş alanından biridir. Ulu abat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın ve Tepeli Pelikan’ın önemli beslenme ve kışlama alanıdır.
Antik çağda çok daha büyük olan Ulu abat Gölü ile Marmara Denizi arasında, deniz taşımacılığı yapıldığı bilinmektedir.
1980’li yıllardan sonra göl yakınlarında kurulmaya başlanan sanayi ve Orhaneli Çayı’nın taşıdığı kömür atıkları dolayısıyla gölün suyunda büyük ölçüde kirlenme ve göl alanında daralma başlamıştır.
Göl ve havzasındaki yaşamın tehlike altına girmesi üzerine, bölge 1998 yılında uluslararası “Ramsar Sözleşmesi” kapsamında koruma altına alınmıştır. 2000 yılında ise uluslararası 'yaşayan göller' kapsamına alınan Ulu abat Gölü, çevresindeki biyolojik çeşitlilik nedeniyle de doğa sever ve çevreci bakışların buraya yönelmesine yol açmıştır.
Ayva ini Mağarası
Ulu abat Gölü yakınlarındaki pek çok şirin köyden biri olan, Bursa'ya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü, eşsiz bir özelliğe sahip.
Türkiye'nin en uzun 6. mağarası olan Ayva ini Mağarası, Bursa'nın "yeşil" sıfatına yakışır özellikteki bu köyde yer alır.
Hidrolojik olarak etkin durumda olan mağaranın Ayva ağzından yer altı suları çıkmaktadır. Mağaranın ikinci ağzı ise, Mustafa kemal paşa İlçesi’ne bağlı Kazan pınar ve Doğan alan köyleri arasındadır.
Mezozoik zamandan günümüze gelen ve 1970 yılında 3 kişilik bir İspanyol ekip tarafından keşfedilen mağaranın uzunluğu 5.5 kilometreyi buluyor.
İçinde derinlikleri yer yer 3-4 metreye ulaşan 60 adet gölcük bulunan mağaranın çıkışındaki gölcüğün uzunluğu ise yaklaşık 400 metre. Su seviyesinin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, olağanüstü sarkıtlarla kaplı, bakir ve el değmemiş yapısı ile gerçek bir doğa harikası olan Ayva ini Mağarası, özellikle üniversitelerin mağaracılık kulüplerinin ilgi odağıdır.
Güney Marmara Bölgesi’nin en uzun yer altı geçidi olduğu belirlenen ve sarkıt, dikit, duvar damla taşları, sulu damla taş havuzları ve küçük gölcükleriyle olağanüstü bir doğa harikası olan bu mağarayı gezmek için rehber alınması zorunludur.
Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.
DAMLATAŞ MAĞARASI
Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.
KARAİN MAĞARASI
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.
KAPADOKYA
Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.apadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir.
FALEZLER,
Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.
Antalya ile Fethiye arasında bulunan "Likya Bölgesi", tarihi ve turistik birçok değerlerinin yanısıra
Bakırdağları
yöreyi tümüyle kaplayan ve kendi aralarında 4 bölüme ayrılan "BEYDAĞLARI" ile ünlüdür. En yüksek noktasının 3070 metre ile"Kızlarsivrisi" nin olduğu Beydağları "Tahtalıdağlar", "Bakırdağları", "Merkezi Beydağları" ve "Güneybatı Bölümü Beydağları" gibi alt katagorilere ayrılmaktadırlar.
Kızlarsivrisi
Bölgedeki akarsuların ortak amacı Akdeniz'e ulaşmaktadır.En güzelleri Antalya'nın;
15 km. kuzeyindeki DÜDEN ŞELALESİ
18 Km. batısındaki KURŞUNLU ŞELALESİ
ve Manavgat'ın 3 Km. kuzeyindeki MANAVGAT ŞELALESİ'dir.
ALTINBEŞİK DÜDENİ,
Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.
DAMLATAŞ MAĞARASI,
Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.
KARAİN MAĞARASI,
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.
SAKLIKENT
Sadece 45 km. uzaklaşılınca 3000 m. yüksekliğe ulaşan Saklı Yaylasında kurulu Saklıkent'e varılır. Kış sporlarına elverişli bir yerdir Saklı kent. Aynı gün içinde Antalya plajlarından denize girebilir ya da Saklıkent'te kayak yapabilirsiniz
İNSUYU MAĞARASI
Burdur İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya Kara yolu üzerinde, Burdur’a 15 km. uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme ilk açılan mağaradır. 597 m. Uzunluğundadır. Su yüzeyine paraleldir. İçinde akarsular ve göller bulunmaktadır.
Mağara ilk kez mağara bilimci Jeolog Dr. Temuçin AYGEN tarafından bulunmuş ve dönemin Valisi Vefik KİTAPÇIGİL’in çabalarıyla 1966 yılında turizme açılmıştır.
597 metrelik bölümü gezilebilen mağaranın içinde birbirleriyle bağlantılı irili ufaklı dokuz göl vardır. Bunlardan "Büyük Göl" adıyla anılanı 512 m2’lik alanıyla Türkiye’nin en büyük yer altı gölüdür.
Oluşumu 10 milyon yıl öncesine dayanan mağara, yukarıdan damlayan kireçli suların katı laşmasıyla oluşan kolonlar ve tavandan aşağıya sarkan kalker birikintileriyle bir saray görünümündedir. Dilek Gölün'de bulunan dikit, 6 metrelik boyuyla Türkiye’nin en büyük dikiti ve bir doğa harikasıdır
Nilüfer Çayı
Nilüfer İlçesi'ne adını veren ve Bursa'nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı, Uludağ’ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyu’dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek “Nilüfer” adını alır.
Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere, daha yüksekte Kara ıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir.
Antik çağ kaynaklarında adı “Odrys” çayı olarak geçen Nilüfer, Bursa Ovasını suladıktan sonra Ulu abat Göl ayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayır köy Ovasın'dan Ayvalı Dere’yi alarak Ulu abat Gölü’ne ulaşan Nilüfer, daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazın'dan Marmara Denizi’ne dökülür.
Soğuk pınar, Kaplı kaya, Değirmen dere ve Maden dere ile dağın kuzeyinden doğan Gök dere, Kaplı kaya, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer'e karışarak Marmara Denizi'ne dökülür. 1930'lu yıllarda, Bursa ovasına açılan Alman kanalı, Cenup kanalı ve Ana kanal gibi kanallar da Nilüfer'e bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere, o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" diyen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar.
Ulu abat Gölü (Apolyont Gölü)
Türkiye’nin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Ulu abat Gölü, kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir.
Yüz ölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25, en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare, göl alanı 13 bin 500 hektar, derinliği ise ortalama 2.4, en çok 4 metre dolayındadır.
En önemli beslenme kaynağı, göle saniyede ortalama 64 metreküp su getiren Mustafa kemal paşa Çayı’dır. Çayın, mevsimlere göre getirdiği su miktarında görülen değişiklikler, göl su düzeyinin alçalıp yükselmesinde neden olmaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Ulu abat Deresiyle Susurluk Çayı'na ve bu çayla birlikte Marmara Denizi'ne boşalmaktadır.
Gölde irili ufaklı 9 ada vardır. Bunların en önemlisi Gölyazı köyünün üzerinde kurulu olduğu ada ile, Halilbey (Alyos) ve Nailbey (Manastır) adaları dır. Gerek Alyos, gerekse Manastır adalarında Bizans döneminden kalma örenler bulunmaktadır.
Ulu abat Türkiye'nin önemli balıkçılık alanlarından biridir. 21 balık türünün bulunduğu ve daha önceleri kerevitin bol olduğu gölde, şimdilerde daha çok sazan ve turna avlanmaktadır.
Ulu abat Gölü sucul bitkiler yönünden de ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileriyle kaplıdır. Göl, Türkiye'nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.
Anadolu'ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kuş alanlarından Kuş Gölü'ne çok yakın mesafede bulunması nedeniyle Ulu abat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Orta doğu'nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Türkiye'deki 97 önemli kuş alanından biridir. Ulu abat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın ve Tepeli Pelikan’ın önemli beslenme ve kışlama alanıdır.
Antik çağda çok daha büyük olan Ulu abat Gölü ile Marmara Denizi arasında, deniz taşımacılığı yapıldığı bilinmektedir.
1980’li yıllardan sonra göl yakınlarında kurulmaya başlanan sanayi ve Orhaneli Çayı’nın taşıdığı kömür atıkları dolayısıyla gölün suyunda büyük ölçüde kirlenme ve göl alanında daralma başlamıştır.
Göl ve havzasındaki yaşamın tehlike altına girmesi üzerine, bölge 1998 yılında uluslararası “Ramsar Sözleşmesi” kapsamında koruma altına alınmıştır. 2000 yılında ise uluslararası 'yaşayan göller' kapsamına alınan Ulu abat Gölü, çevresindeki biyolojik çeşitlilik nedeniyle de doğa sever ve çevreci bakışların buraya yönelmesine yol açmıştır.
Ayva ini Mağarası
Ulu abat Gölü yakınlarındaki pek çok şirin köyden biri olan, Bursa'ya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü, eşsiz bir özelliğe sahip.
Türkiye'nin en uzun 6. mağarası olan Ayva ini Mağarası, Bursa'nın "yeşil" sıfatına yakışır özellikteki bu köyde yer alır.
Hidrolojik olarak etkin durumda olan mağaranın Ayva ağzından yer altı suları çıkmaktadır. Mağaranın ikinci ağzı ise, Mustafa kemal paşa İlçesi’ne bağlı Kazan pınar ve Doğan alan köyleri arasındadır.
Mezozoik zamandan günümüze gelen ve 1970 yılında 3 kişilik bir İspanyol ekip tarafından keşfedilen mağaranın uzunluğu 5.5 kilometreyi buluyor.
İçinde derinlikleri yer yer 3-4 metreye ulaşan 60 adet gölcük bulunan mağaranın çıkışındaki gölcüğün uzunluğu ise yaklaşık 400 metre. Su seviyesinin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, olağanüstü sarkıtlarla kaplı, bakir ve el değmemiş yapısı ile gerçek bir doğa harikası olan Ayva ini Mağarası, özellikle üniversitelerin mağaracılık kulüplerinin ilgi odağıdır.
Güney Marmara Bölgesi’nin en uzun yer altı geçidi olduğu belirlenen ve sarkıt, dikit, duvar damla taşları, sulu damla taş havuzları ve küçük gölcükleriyle olağanüstü bir doğa harikası olan bu mağarayı gezmek için rehber alınması zorunludur.