- Katılım
- 28 Temmuz 2013
- Mesajlar
- 391
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
Blizzard Starcraft 2’yi ilk duyurduğunda yaşanılan heyecanın yanı sıra hatrı sayılır bir kitleden de huzursuzluk sesleri yükselmişti. Sebep belliydi aslında ve oyunda sadece Terran ırkının hikâyesi yer alacaktı. Bir süre sonra tepki yerini mutluluğa bıraktı zirâ bu şekilde üç ayrı ırkın kusursuz dengesi sağlanacaktı ve her biri de kendi senaryolarına rahatlıkla odaklanacaktı. Her ne kadar aradan geçen uzun süre beni de hoşnut etmiyor olsa da, bunun strateji oyunları açısından oldukça orijinal bir adım olduğunu kabul etmeliyim. Bundan sonra neler olur bilinmez ama aradan 3 yıl geçti, Wings of Liberty’den beri 3 yıl geçti. Peki, beklediğimize değdi mi?
Heart of the Swarm, bizi tam da Wings of Liberty’de kaldığımız yere götürüyor ve Sarah Kerrigan’ın macerasını sunuyor. Kerrigan’ın Queen of Blades hatıralarından sıyrılmasından sonra, artık yeni görevimiz Zerg sürüsünü yeniden inşa etmek, Arcturus Mengsk ve geri kalan herkesle işimizi bitirmek. Tıpkı Wings of Liberty’de olduğu gibi yeni ek pakete de serpiştirilmiş iki farklı ırk bulunuyor; eski ittifaklar Raynor ve Valarian. Buna rağmen Heart of the Swarm’ın single player’da asıl odak noktası oldukça itaatkar Terran’lara ve sistemli Protoss’lara karşı epey farklı davranışlar sergileyen Zerg’ler oluyor. Zerg kuvvetleri oldukça hızlı hareket eden ve organik olarak üreyen bir ırktan gelmekte ve genişlemek için tüm yer küreyi de kaplama peşindeler. Temelinde bir intikama yoğunlaşmış olan Heart of the Swarm’ın ana senaryosunu oldukça tatmin edici bulduğumu da söyleyebilirim.
[video=youtube;MVbeoSPqRs4]http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=MVbeoSPqRs4[/MEDIA]
Şüphesiz, yeni olarak 20 yeni campaign görevi mevcut. Peki, bunların dışında Heart of the Swarm bize daha önce görmediğimiz ne sunuyor? Öncelikle yeni başlayanlar için arayüzde yapılmış bazı değişiklikler yapılmış. Bunlar özellikle Zerg’ler için önemli zirâ bu ırk kontrol etmesi en karışık olanıydı. Her ne kadar hâlâ kafa karıştırıcı durumlar olsa da, en azından artık drone’lar otomatik olarak kaynak toplamaya gidiyorlar ve tüm zırhlı üniteleri de tek bir tuşla toplayıp saldırıya hazır hâle getirmek mümkün. Yine de Heart of the Swarm hâlâ mikro yönetim konusunda sıkı bir şekilde zor ve hot key kullanımına başvurmadan ünitelerinizi pek rahatça kontrol etmek veya daha iyi oyuncularla mücadele etmek zor.
Yeni oyunun diğer güzelliği ise upgrade sistemindeki yeni değişiklik ve düzeltmeler. Artık eski, sıkıcı üç aşamalı Protoss vs Zerg araştırma noktaları sistemi değiştirilmiş durumda. İlk olarak, ünite başına üç farklı güç geliştirme seçeneği bulunuyor ve genellikle hareket hızı, saldırı veya spawn hızı arasında bir seçim yapmak gerekiyor, bunlar da istenilen zamanda değiştirilebiliyor. Bunun yanında daha radikal evrimsel değişiklikler de yapmak mümkün. İki tane kalıcı upgrade seçiyoruz ve bunlar her ünitenin şekline, davranışlarına ve animasyonlarına etki ediyor. Küçük Zergling’lerin bile birden kanatlı yaratıklara dönüşerek düşmanın üzerini sarışını izlemek ise gerçekten harika oluyor. Son olarak da, Hero geliştirmeleri bulunuyor. Bu upgrade’ler sayesinde de Kerrigan’ın fiziksel ve taktiksel yeteneklerini geliştirmek mümkün. Kısaca özetlersek, Heart of the Swarm, Wings of Liberty’nin aksine çizgisel olmaktan çok daha uzak bir oyun. Neyle başladıysanız onla devam etmek zorunda değilsiniz ve önünüzde birçok seçenek bulunuyor.
Ve tabii ki yeni üniteler de mevcut; ağır şekilde zırhlı Aberration’lardan tutun kusursuz Scourge Nest’lere kadar; ki bunlarla yeni ve geliştirilmiş bir Terran Battlecruiser’ını yerle bir etmek mümkün. Doğal olarak, eskiyi özleyen ve sevdiği üniteleri arayan Starcraft severler olacaktır ama yeni eklemelerle birlikte Zerg oynamak da ayrı eğlenceli olmuş. Irksal olarak zaten hava kuvvetleri ve defans bakımından güçlü olan Zerg’ler, yeni oyunla birlikte daha iyi saldırı gücüne ve zırha sahip oluyor.
Tüm bunların yanında Starcraft 2 daima çoklu oyuncu özellikleriyle ön plana çıkan bir oyun oldu ve onu uzun ömürlü hâle getiren de multiplayer seçenekleriydi. Her ne kadar denge ve yeni ranking sistemi konusunda hâlâ belli sıkıntılar olsa da, oyun mevcut piyasada bulunan en iyi gerçek zamanlı strateji oyunu. Buna rağmen görünüşte yeni başlayanlar için daha kolay bir multiplayer sunuyor gibi gözüküyor ama aslında hâlâ eskisi gibi fazla mücadeleci. Starcraft 2 işini çoktan bitirmiş, tabiri caizse “aşmış” oyuncularla bir amatör olarak aynı oyuna düşünce biraz can sıkıcı olabiliyor. Ayrıca belirtmeden edemeyeceğim; yeni haritalar da çok iyi gözüküyor. Özellikle Discord IV ve Eternal Scar ilk favorilerim oldu.
Her ne kadar Heart of the Swarm bilhassa kaplamalar yönünden çıktığı yıl göz önüne alındığında pek parlak gözükmese de, gerek epik animasyonları, gerek ara sahneleri, gerek de işitsel yönlerden oldukça kaliteli bir yapım. Genel hatlarıyla elbette Wings of Liberty’nin bir değişik hâli gibi ve size bambaşka bir oyun izlenimi de yaratmayacaktır. Eğer beklentilerinizi pozitif yönde ayarlarsanız, hem hikâyesinden, hem de çoklu oyuncu modlarından maksimum zevk alacaksınızdır. Sadece Starcraft sevenler değil, uzun zamandır iyi bir RTS oynayamadığını iddia edenler de denemeli diyorum. Herkese iyi oyunlar.
Heart of the Swarm, bizi tam da Wings of Liberty’de kaldığımız yere götürüyor ve Sarah Kerrigan’ın macerasını sunuyor. Kerrigan’ın Queen of Blades hatıralarından sıyrılmasından sonra, artık yeni görevimiz Zerg sürüsünü yeniden inşa etmek, Arcturus Mengsk ve geri kalan herkesle işimizi bitirmek. Tıpkı Wings of Liberty’de olduğu gibi yeni ek pakete de serpiştirilmiş iki farklı ırk bulunuyor; eski ittifaklar Raynor ve Valarian. Buna rağmen Heart of the Swarm’ın single player’da asıl odak noktası oldukça itaatkar Terran’lara ve sistemli Protoss’lara karşı epey farklı davranışlar sergileyen Zerg’ler oluyor. Zerg kuvvetleri oldukça hızlı hareket eden ve organik olarak üreyen bir ırktan gelmekte ve genişlemek için tüm yer küreyi de kaplama peşindeler. Temelinde bir intikama yoğunlaşmış olan Heart of the Swarm’ın ana senaryosunu oldukça tatmin edici bulduğumu da söyleyebilirim.
[video=youtube;MVbeoSPqRs4]http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=MVbeoSPqRs4[/MEDIA]
Şüphesiz, yeni olarak 20 yeni campaign görevi mevcut. Peki, bunların dışında Heart of the Swarm bize daha önce görmediğimiz ne sunuyor? Öncelikle yeni başlayanlar için arayüzde yapılmış bazı değişiklikler yapılmış. Bunlar özellikle Zerg’ler için önemli zirâ bu ırk kontrol etmesi en karışık olanıydı. Her ne kadar hâlâ kafa karıştırıcı durumlar olsa da, en azından artık drone’lar otomatik olarak kaynak toplamaya gidiyorlar ve tüm zırhlı üniteleri de tek bir tuşla toplayıp saldırıya hazır hâle getirmek mümkün. Yine de Heart of the Swarm hâlâ mikro yönetim konusunda sıkı bir şekilde zor ve hot key kullanımına başvurmadan ünitelerinizi pek rahatça kontrol etmek veya daha iyi oyuncularla mücadele etmek zor.
Yeni oyunun diğer güzelliği ise upgrade sistemindeki yeni değişiklik ve düzeltmeler. Artık eski, sıkıcı üç aşamalı Protoss vs Zerg araştırma noktaları sistemi değiştirilmiş durumda. İlk olarak, ünite başına üç farklı güç geliştirme seçeneği bulunuyor ve genellikle hareket hızı, saldırı veya spawn hızı arasında bir seçim yapmak gerekiyor, bunlar da istenilen zamanda değiştirilebiliyor. Bunun yanında daha radikal evrimsel değişiklikler de yapmak mümkün. İki tane kalıcı upgrade seçiyoruz ve bunlar her ünitenin şekline, davranışlarına ve animasyonlarına etki ediyor. Küçük Zergling’lerin bile birden kanatlı yaratıklara dönüşerek düşmanın üzerini sarışını izlemek ise gerçekten harika oluyor. Son olarak da, Hero geliştirmeleri bulunuyor. Bu upgrade’ler sayesinde de Kerrigan’ın fiziksel ve taktiksel yeteneklerini geliştirmek mümkün. Kısaca özetlersek, Heart of the Swarm, Wings of Liberty’nin aksine çizgisel olmaktan çok daha uzak bir oyun. Neyle başladıysanız onla devam etmek zorunda değilsiniz ve önünüzde birçok seçenek bulunuyor.
Ve tabii ki yeni üniteler de mevcut; ağır şekilde zırhlı Aberration’lardan tutun kusursuz Scourge Nest’lere kadar; ki bunlarla yeni ve geliştirilmiş bir Terran Battlecruiser’ını yerle bir etmek mümkün. Doğal olarak, eskiyi özleyen ve sevdiği üniteleri arayan Starcraft severler olacaktır ama yeni eklemelerle birlikte Zerg oynamak da ayrı eğlenceli olmuş. Irksal olarak zaten hava kuvvetleri ve defans bakımından güçlü olan Zerg’ler, yeni oyunla birlikte daha iyi saldırı gücüne ve zırha sahip oluyor.
Tüm bunların yanında Starcraft 2 daima çoklu oyuncu özellikleriyle ön plana çıkan bir oyun oldu ve onu uzun ömürlü hâle getiren de multiplayer seçenekleriydi. Her ne kadar denge ve yeni ranking sistemi konusunda hâlâ belli sıkıntılar olsa da, oyun mevcut piyasada bulunan en iyi gerçek zamanlı strateji oyunu. Buna rağmen görünüşte yeni başlayanlar için daha kolay bir multiplayer sunuyor gibi gözüküyor ama aslında hâlâ eskisi gibi fazla mücadeleci. Starcraft 2 işini çoktan bitirmiş, tabiri caizse “aşmış” oyuncularla bir amatör olarak aynı oyuna düşünce biraz can sıkıcı olabiliyor. Ayrıca belirtmeden edemeyeceğim; yeni haritalar da çok iyi gözüküyor. Özellikle Discord IV ve Eternal Scar ilk favorilerim oldu.
Her ne kadar Heart of the Swarm bilhassa kaplamalar yönünden çıktığı yıl göz önüne alındığında pek parlak gözükmese de, gerek epik animasyonları, gerek ara sahneleri, gerek de işitsel yönlerden oldukça kaliteli bir yapım. Genel hatlarıyla elbette Wings of Liberty’nin bir değişik hâli gibi ve size bambaşka bir oyun izlenimi de yaratmayacaktır. Eğer beklentilerinizi pozitif yönde ayarlarsanız, hem hikâyesinden, hem de çoklu oyuncu modlarından maksimum zevk alacaksınızdır. Sadece Starcraft sevenler değil, uzun zamandır iyi bir RTS oynayamadığını iddia edenler de denemeli diyorum. Herkese iyi oyunlar.
