Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Karapürçek /Sunullah Arısoy

YaSa22

Fahri Üye
Fahri Üye
Katılım
12 Temmuz 2014
Mesajlar
2,293
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
GTA
Kitabın Adı:Karapürçek

Kitabın Yazarı
unullah Arısoy

Kitabın Özeti:

Karapürçek bir dağ köyüdür. Her yıl köye öğretmen gelir. Fakat bir süre sonra kaçıp gider. Muhtar Ali yine kasabaya öğretmen getirmeye iner. Yanında, öğretmen binsin diye bir de beygir götürür. Ama öğretmen yürümeyi yeğ tutar. Köylüler genç öğretmene kısa zamanda ısınırlar. Oturuşu, kalkışı, yemek yiyişi kendilerine benzemektedir.

Ertesi gün okul açılır. Okulda ne program, ne de gereç vardır. Gelenler on dokuz çocuktur. Muhtar köyde kız çocuklarının okutulmadığını söyler. Köylüler muhtarı Kabak Ali diye çağırırlar. Okuma yazma bilmez. Sekiz yıldır muhtardır. Zeki ve kurnazdır. Kimin arabasına binerse onun düdüğünü çalar. Köyde bir de Süleyman Ağa vardır. Tarikattandır. Çok zengindir. Yeni öğretmeni tanımak için sabırsızlanır.

Köyün hocası hoşgörüsüz, softa ve bilgisiz bir adamdır. Çocuklara din dersleri verir, öğrencisi çoktur. Köylüler de genellikle dindardır ve ona bağlıdırlar.

Süleyman Ağa akşamleyin öğretmene hoşgeldine gider, öğretmen de, köylüler de sonucu merakla beklerler. Çünkü Ağa hoşlanmazsa öğretmen köyden uzaklaştırılacaktır. Ağa’yla öğretmen karşılıklı otururlar. Çevrelerinde muhtar ile köyün yaşlıları da sıralanmıştır. Ağa düşüncelerinin onaylanmasına alışmıştır, öğretmen köyde tutunabilmek için biraz dindar olmak gerektiğini kavrar. Ağa’nın her dediğine başını sallar. Ağa, üstü kapalı şöyle demeye getirir : ölçülü hareket edersen, çocuklarımıza okulda din dersi verirsen, şehir adetlerini köye sokmaya çalışmazsan sırtın yere gelmez.

Öğretmen köye geleli bir ayı geçmiştir. Başarıya ulaşmak için çok çaba harcar. Okula din dersi koyar. Göze girmek amacıyla cuma namazlarına gider. Orada kendi ülkücü düşüncelerini din konuşmalarına sindirerek cemaata anlatır. Köylüler bu tatlı dilli ve bilgili delikanlıyı severler, öğretmen mutludur : öğrenci sayısı seksene yükselmiştir. Kızlar da okula gelmeye başlamıştır.

Geceleri öğretmenin odasında toplanan köylüler bir şeyler öğrenmeye çalışırlar, öğrenirler de. Konuşmaları gitgide düzelir, öğretmen köylünün akıl hocası, karanlığına tutulan ışığı olur. Bu toplantılarda köyün eksikleri de söz konusu edilir. Köye bir radyo almaya karar verilir. Birkaç gün sonra radyo gelir. Köylüler hayranlıkla onu dinlerler.

Günler geçer, öğretmen üzülür ve yorulur. Çünkü beşinci sınıfa gelmiş Öğrenciler bile harfleri güçlükle tanıyabilmektedir. Bundan dolayı, çok çalışması gerekmektedir. Paçaları sıvar. Okul bahçesine bir hela yaptırır. Bit çıkan öğrencilere para ödetir. Bu paralarla kasabadan DDT getirterek evleri ilaçlar. Köyle genel bir temizlik kampanyası açılır. Zamanla, sağlığa zararlı tüm haşarat gözden silinir.

Köyün en güzel kızı Zehra 15 yaşındadır. Muhtarın ve öğretmenin ısrarıyla okula gelir. Öğretmen kızı görünce heyecanlanır. Zehra da ona ilgisiz değildir. Fakat öğretmen duygularını saklamayı başarır. Yazık ki tatlı günler çabuk geçer. Zehra, madende çalışan Kör Mahmut’un çirkin, çelimsiz oğluyla evlendirilecektir. Mahmut belâlı bir kişidir. Her gelişinde köylüyü birbirine düşürür. Şimdi de Zehra’nın okula gittiğini duyup gelmiştir. Kızın babasını baskıya almıştır. Öğretmen için yazdığı yalanlarla dolu dilekçeyi ona ve başkalarına zorla imzalatmıştır. Güya öğretmen politika yapmıştır. Demokratları tutmuş. İnönü’ye sövmüştür. Kızlara sarkıntılık etmiştir. Hattâ, Zehra ile gizli ilişkiye girmiş ve muhtar da ona yardakçılık etmiştir.

İşler karışır. Köye bir müfettiş gelir. Köylülerin ve öğretmenin ifadelerini alır. Soruşturma öğretmenin yararına gelişir. Bir gece Zehra öğretmenin odasına girer. Mahmut’un kendisini kaçıracağını, olmazsa öldüreceğini söyler, öğretmene yalvararak, birlikte İstanbul’a gitmelerini teklif eder. Öğretmen korkmamasını öğütleyerek onu evine gönderir. Biraz sonra silah sesleri duyulur. Herkes sokağa fırlar. Zehra kaçırılmıştır. Üstelik, kızın öğretmenin odasından çıktığı da görülmüştür. Bu olay müfettişi sevindirir. Hemen öğretmene işten el çektirir. Sabaha karşı jandarmalar Zehra’yı getirirler. Kız yara bere içindedir. Kirletilmiştir.

Öğretmen, sabah erkenden, tahta bavulu elinde, üzgün ve perişan memleketine dönmeye hazırlanır. Köylüler çevresini sararlar. Hakkını aramasını, onu savunacaklarını söylerler. Herkesin gözü yaşlıdır, öğretmen köyde yaptığı değişiklik ve yenilikleri düşünerek yüreği rahat yola çıkar.

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı

«…Böyle sonuçlandığı halde, Karapürçek’e bir iyimserliğin romanı, dedik. Romancı iyimser düşünceler üzerine kurmuş romanını da ondan. Meseleler kolayca çözülebiliyor romanda. Öğretmen birşey istemeyegörsün, dilediği olacaktır, hem de en kısa zamanda. Bu, köy gerçeğini yeteri kadar görmemek anlamına gelir. Roman, öğretmenin ağzından anlatılmaktadır. Bu, anlatıma canlılık veriyor; gerçeklik izlenimini arttırıyor. Olayları, yerinde ve zamanında izliyoruz. Açılıp gelişen durumların dışında kalmıyoruz. Biz de romanın kişileri arasına katılıyoruz sanki. Romanın dili, kahramanının acılarını unutturacak güzellikte.» (Hikmet Dizdaroğlu).

«…Sunullah Arısoy’un bu ilk romanıdır. Allaha şükür ki öyle. Çünkü onun şair yaradılışı, şair duygu ve dili romana tamamen sinmiş. Bu kadar temiz ve akıcı bir dil, bu kadar duygulu anlatış, insanı iyi tanıyan bir psikoloji ancak bir şair kaleminden çıkabilirdi. Meseleleri ele alışında temiz, aydınlık, keskin bir davranışı var. Davayı cesaretle ele alıyor; ilerisini, gerisini, olur mu olmaz mı açıkça inceliyor. Zira bu roman gerçekten tertemiz dili, gayet mazbut görüşü, bastığı yeri bilen psikolojisiyle mükemmel bir küçük romandır. (Muhtar Körükçü).

 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst