Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Call of Juarez: Gunslinger İncelemesi

Quatro

<marquee><b><span color="#FF0000">Do not break the
Fahri Üye
Katılım
28 Temmuz 2013
Mesajlar
391
Tepkime puanı
1
Puanları
0


Ubisoft ve Techland ekibi Cartel faciasından biraz olsun ders almış olmalı ki, yeni oyunlarında tamamen vahşi batıya geri dönmüşler. Fakat bu sefer Bound in Blood’dan epey farklı ve ilginç bir anlatıma sahip bir hikâyemiz var. Anıl KALKAN

Anıl KALKAN
27.5.2013

Her ne kadar Western türü 60’lı yıllardaki kadar popüler olmasa da, yaş ve kuşak fark etmeksizin hâlâ çok sayıda sevene sahip. John Ford ve Howard Hawks’ın tabiri caizse “kurduğu”, Sergio Leone’un ise farklı bir boyut kazandırıp tam anlamıyle efsane hâline getirdiği türden bahsediyorum. Her ne kadar klasik ve spagetti’nin yanında birçok farklı Western tarzı da olsa, bizim asıl konumuz tabii ki oyunlar. Ne yazık ki bu temaya sahip sayabileceğimiz yapımlar ise iki elin parmaklarını geçmiyor. Şöyle geçmişe baktığımda ilk olarak Outlaws geliyor aklıma, ardından çıkışından neredeyse 10 sene geçmiş olan Gun var. Her ne kadar Red Dead Redemption bir adım önde de olsa, son yıllarda Western türü oyunlarda zirveyi Call of Juarez’le ikisi paylaşıyordu. Evet, Call of Juarez demiştik…

”Böyle bir adamım ben. Bir şeyi yapmak için yola çıktığımda, yaparım. Teslim olmak doğamda yok.”

Ubisoft ve Techland ekibi Cartel faciasından biraz olsun ders almış olmalı ki, yeni oyunlarında tamamen vahşi batıya geri dönmüşler. Fakat bu sefer Bound in Blood’dan epey farklı ve ilginç bir anlatıma sahip bir hikâyemiz var. Ana karakterimiz Silas Greaves bir bara girer ve oturup içkisini söyler, çevresindekiler ise onun meşhur kelle avcısı Greaves olduğunu öğrenince epey heyecanlanırlar tabii. İçkiler de şirketten olunca, karakterimiz anlatmaya başlar bütün hikâyesini, maceralarını ve hayatını.

[video=youtube;U5_9M60crGs]http://www.youtube.com/watch?v=U5_9M60crGs&feature=player_embedded[/MEDIA]

Gunslinger’ın çok detaylı bir senaryosu yok ; ama kesinlikle eğlenceli, sürükleyici ve espritüel olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca tam da bir spagetti western gibi ilerliyor. Dediğim gibi, tüm hikâyeyi Silas Greaves’in kendi ağzından dinliyoruz ve kendisi yer yer abartan, bazen alkolün de etkisiyle olayları biribrine karıştıran bir tip. Tüm bunların oyuna etkisi ise epey eğlenceli oluyor. Ek olarak, Gunslinger karakter sayısı olarak da çok geniş bir oyun. Özellikle vahşi batı meraklısı arkadaşlar Billy the Kid, Dalton Brothers, Pinkertons, Jesse James ve Wild Bill Hickok gibi isimleri görünce mutlu olacaktır.

Tanrı insanları yarattı, Sam Colt ise onları eşit kıldı.

Gunslinger’ın temel oynanış özellikleri aslında Bound in Blood ile hemen hemen aynı. Sol üstte bir silah resmi var ve bu dolunca “concentration” moduna geçerek düşmanları ağır çekimde haklayabiliyoruz. Sağ üstte ise zar ve kuru kafa simgesi var, son ölümcül darbeyi almak üzereyken bize üzerimize gelen mermiden kaçma şansı tanıyor. Bu her iki özellik de oldukça sıradan gözükse de, oyun esnasında artistik hareketler yapmanızı sağlıyorlar. Silah kullanımı ise oyunun belki de en zevkli kısmı. Her şey çok oturaklı ve vuruş hissini sonuna kadar veriyor. Buna rağmen maalesef çok az sayıda silah var.Birkaç tüfek, birkaç tabanca ve dinamitten başka hiçbir şeyimiz yok.

Biraz daha eksiklerinden bahsetmek istiyorum yeni Call of Juarez’in. Örneğin; inanılmaz derecede çizgisel ilerleyen bir oyun var elimizde. Düşünün, ben genel olarak açık dünya oyunları sevmeyen ve çizgisel olanları tercih eden biriyim ve ben bile bu durumdan sıkıldım. Hiçbir şekilde ikinci bir yoldan ilerleme şansımız yok, hiçbir şekilde zekâmızı kullanmamız bizden istenmiyor ve ne olursa olsun, belirlenen yoldan gidip, önümüze çıkan düşmanları tek tek binbir zorlukla öldürmek mecburiyetindeyiz.Heryerde karşımıza görünmez duvar ve engeller çıkıyor. Mesela yukarıdan sarkmış bir zincir var ve arasından geçemiyoruz. Bir zincir nasıl yolumuzu engelleyebilir? Bu kadar basit olmak zorunda mıydı?

Call of Juarez: Gunslinger’ın bir diğer eksisi de çok kısa ömürlü olması. Gerçi 15 dolarlık, düşük bütçeli sayılacak bir yapım ama yine de daha iyisi olmalıydı. Şöyle diyeyim: tek oturuşta senaryo modunu bitirmek mümkün. Zaten senaryoyu oynayıp bitirdikten sonra elinizde yapacak bir şey de neredeyse kalmıyor. Arcade modları, düellolar falan da sadece çerezlik eklentiler olmuş. Kimsenin oyunu defalarca oynayıp “secret cards” denilen gizli nesneleri arayacağına zaten ihtimal vermiyorum. İşte asıl püf nokta şu; silah kullanımı ve aksiyon dozu böylesine iyi bir oyunda, neden multiplayer yok? Eminim çoklu oyuncu seçenekleriyle Gunslinger çok daha uzun süre oynanır ve yüksek puanlar alırdı.

Görsel anlamda maalesef hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Cell teknolojisi kullanılarak yapılmış grafiklerden zaten ben pek haz etmiyorum. Hem yeteri kadar görsellik sunmuyor, hem de oyunu realist havadan tamamiyle uzaklaştırıyor. Başka bir oyun olsa anlarım ama Call of Juarez zaten gerçekçi görselleriyle tanınan bir oyundu. Sözde Chrome Engine 5 kullanılıyor ama CE 4’le yapılan Bound in Blood çok daha iyi gözüküyordu. Her şeye rağmen oyun eğlenceli yapısıyla ve başarılı ışıklandırma efektleriyle bu açığını kapatıyor. Asıl üstün olduğu kısım ise ses ve seslendirmeler tabii ki. Gunslinger’da hem sizi havaya sokacak müzikler yer alıyor, hem de hikâye öyle güzel anlatılıyor ki seslendirmelere hayran kalıyorsunuz. Ayrıca genel çevre ve silah sesleri de fazlasıyla başarılı.

Sonuç olarak, Call of Juarez Gunslinger biraz beklentilerin altında ezilen ama şu kısır yaz günlerinde de fazlasıyla eğlenceli olan bir oyun. Fiyatı gayet uygun, gönül de isterdi ki şöyle efsane olacak bir vahşi batı FPS’si çıksın ama ne yapalım? Elimizde bu var.


 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst