Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

İlginç Bilgi Arşivi | DEV KONU

Siyah

Fahri Üye
Fahri Üye
Katılım
5 Haziran 2014
Mesajlar
6,948
Tepkime puanı
8
Puanları
1
Konum
Osmanlı
[h=4]İlginç bir bilgi; Öldükten sonra saç ve tırnaklar uzar mı ?[/h]İnsanların öldükten sonra saç ve tırnaklarının uzaması korku filmlerinin vazgeçilmez olgularından biridir. Halk arasında da öldükten sonra saç ve tırnakların uzamaya devam ettiği söylenir. Peki bu gerçekten doğru olabilir mi ? veya böyle bir şey olabilmesi mümkünmüdür ? Bu yazımızda ölülerin saç ve tırnaklarının uzayıp uzayamayacağına bilimsel bir açıdan bakacağız.
Erich Maria Remarque’nin ünlü Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanında genç anlatıcı,kangrenden ölen arkadaşının tırnaklarının dolana dolana uzamaya devam ettiğini, çürümekte olan kafatasında saçlarının “verimli topraktaki çimen gibi” uzadığını hayal etmektedir. Hoş olmasa da bu düşüncenin günümüzde de varlığını koruduğu görülüyor.
Ölülerin saç ve tırnaklarındaki uzamayı tespit etmek için sistematik ölçümlerin yapılmamış olması şaşırtıcı değil. Ama ipucu için tarihsel anlatımlara ve kadavralar üzerinde çalışan tıp öğrencilerinin tanıklıklarına başvurabiliriz. Organ nakli yapan doktorlar da öldükten sonra farklı hücrelerin ne kadar süreyle canlı kalmaya devam ettiği konusunda tecrübe sahibidir.
Farklı hücreler farklı sürelerde ölürler. Kalp durunca beyne giden oksijen kesilir. Glikoz takviyesi alamayan sinir hücreleri üç ila yedi dakika içinde ölür. Organ nakli cerrahlarının ölümden sonraki 30 dakika içinde böbrekleri, karaciğeri ve kalbi çıkarıp altı saat içinde hastaya nakletmesi gerekir. Fakatderi hücreleri daha uzun yaşadığı için, deri nakli için kullanılacak parça da ölümden sonraki 12 saat içinde alınabilir.
SAÇ VE TIRNAKLAR NASIL UZAR
Tırnakların uzaması için yeni hücrelerin üretilmesi gerekir; bu ise glikozsuz olmaz. Tırnaklar günde ortalama 0,1 mm uzar. Ancak yaşlandıkça bu oran git gide düşer. Tırnak dibindeki germinal matriksdenen bölgede üretilen hücreler yeni tırnağı oluşturur. Yeni hücreler eskileri ileri iter ve tırnak ucu uzamış görünür. Ölüm nedeniyle glikoz tedariki sona erdiğinde tırnak uzaması da durur.
Aynı şey saç için de geçerlidir. Her saç telinin dibinde bulunan folikül saçın uzama kaynağıdır. Folikülün altındaki saç matriksi hücreleri çoğalarak saçın uzamasını sağlar. Bu hücreler hızla bölünür ama bunun için enerji gerekir. Enerji glikozun yanması sonucu oluşur. Bu yanma da oksijen sayesinde olur. Kalp durup kan ile birlikte oksijen pompalama işlemi sona erince enerji kaynağı da kurumuş olur.Yani saçın uzamasını sağlayan hücre bölünmesi de durur.

Linkleri sadece kayıtlı üyeler görebilir. Linkleri görebilmek için Üye Girişi yapın veya ücretsiz olarak Kayıt Olun


O halde ölülerin saç ve tırnaklarının uzadığına dair efsane neden bu kadar yaygındır ? Bu tür gözlemler yanlış olmakla birlikte biyolojik bir temele dayanır. Şöyle ki;uzayan aslında tırnaklar değildir; tırnak etrafındaki doku su kaybı nedeniyle çekildiği için tırnaklar daha uzun görünür.Cenaze işleriyle uğraşanlar bazen bu görünümü gidermek için parmak uçlarını nemlendirerek tırnak çevresindeki dokunun daha geç su kaybetmesini sağlarlar.
Aynı şekilde, ölülerin yüz derisi de kurumaya başladığı için deri kafatasına doğru çekilir ve sakalları daha da uzamış gibi gösterir. Yani kapakları açılmış tabutlar içinde yatantırnakları dolana dolana uzamış iskelet kâbuslarıgörüyorsanız rahat olun. Bunlar edebiyatta ve korku filmlerinde yer etmiş sahneler olsa da gerçekle ilgisi yoktur.
 

Siyah

Fahri Üye
Fahri Üye
Katılım
5 Haziran 2014
Mesajlar
6,948
Tepkime puanı
8
Puanları
1
Konum
Osmanlı
[h=4]Ameliyatlardan sonra ten rengi sarardı ![/h]İstanbul Ümraniye’de, mide fıtığı sebebiyle birçok ameliyat geçirerek dört organı alınan ve pigmentlerin zarara uğraması sonucu saç, kaş ve ten rengi sararan 50 yaşındaki emekli memur, yaşam mücadelesi veriyor.
Halim Oğuz Ölez, mide fıtığı teşhisiyle ilk kez 7 yıl önce bıçak altına yattı. Ameliyattan sonraki ilk aylarda herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan Ölez, bir süre sonra mide bulantısı ve sürekli kusma şikayetleriyle tekrar özel bir hastaneye başvurdu.
Ölez’i muayene eden doktorlar, ameliyat sırasında mide ağzının gereğinden fazla sıkıldığını belirterek,Halim Oğuz Ölez’i tekrar ameliyat olması için İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nesevk etti. Burada da doktor kontrolünden geçen Ölez, mide boşaltım sorunu yaşadığı gerekçesiyletekrar ameliyat edildi.
Ameliyattan çıktığı gece bir sorun yaşamadığını anlatan Ölez’in operasyondan bir gün sonra şiddetli sancıyla karnı şişmeye başladı. Yeniden ameliyata alınan Ölez, iki gün içinde iki operasyon geçirdi.
DÖRT ORGANIM ALINDI
Mide asidinin karın boşluğuna yayıldığı ve organları yaktığı gerekçesiyle Ölez tekrar ameliyat edildi.
Halim Oğuz Ölez, yaptığı açıklamada, uzun süren operasyonun ardından onikiparmak bağırsağının, ince bağırsağının, kalın bağırsağının büyük bir kısmının, midesinin yüzde 80’inin ve pankreasının alındığını söyledi.
Pankreası alındığı için şeker hastası olduğunu ifade eden Ölez, aylarca ameliyat yarasının kapanmadığını kaydetti.
Ölez, “Ameliyatların ardından karnım bir süre açık kaldı. Karın bölgeme baktığım zaman bazı organlarımı görebiliyordum. Bir sene sonra yine doktorlarım tarafından ameliyatla yapay karın kası takıldı. Ama vücudum bunu da kabul etmedi” diye konuştu.
Karnının açık olmasına rağmen bir süre sonra taburcu edilmek istendiğini öne süren Ölez, “Taburcu olduktan sonra yıkanabileceğimi söyleyen doktorlar, karnımın içine dolan suyu gazlı bez ve saç kurutma makinesiyle kurutabileceğimi söylediler. Bunu duyunca şaşkına döndüm. Çok zor günler geçiriyorum” ifadelerini kullandı.
SAÇLARIMIN SARARMASI İÇİN OKSİJEN SÜRÜYORDUM

Linkleri sadece kayıtlı üyeler görebilir. Linkleri görebilmek için Üye Girişi yapın veya ücretsiz olarak Kayıt Olun


Halim Oğuz Ölez, 7 yıl içerisinde geçirdiği ameliyatlarla hayatının alt üst olduğunu söyledi. Sağlık durumundan dolayı iş yerinden malulen emekli olduğunu anlatan 2 çocuk babası Ölez, şöyle devam etti : “Artık tek başıma sokağa çıkamıyorum. Vücudumun bütün dengesi değişti. Yürümekte zorlanıyorum. Bu süreçte yaklaşık 30 kilo verdim. Ameliyattan önce esmer ve siyah saçlıydım. Son yıllarda saçlarım da tenim de iyice sarardı. Uzun zamandır görüşmediğimiz yakınlarım ve arkadaşlarım artık beni tanıyamıyor. Doktorlar ise buna geçirdiğim operasyonların neden olduğunu söylüyor. Küçükken saçlarımın sararması için sürekli oksijen sürüyordum. Demek ki fazla istememek gerekiyormuş.”
Eşi Aysun Ölez’in kendisine bu süreçte büyük destek verdiğini belirten Ölez, “Umarım yaşadığım süreci kimse bir daha yaşamaz. Çok zor günler geçirdim. Sağolsun eşim ve çocuklarım bu zor süreçte yardımlarını esirgemediler. Şeker hastalığı yüzünden ayağa kalkmakta zorlanıyorum. Yakında tekrar özel bir hastanede tedavim başlayacak. Bu süreçte tüm yakınlarımdan ve dostlarımdan dua bekliyorum” şeklinde konuştu.
 

Siyah

Fahri Üye
Fahri Üye
Katılım
5 Haziran 2014
Mesajlar
6,948
Tepkime puanı
8
Puanları
1
Konum
Osmanlı
[h=4]Türk girişimcilerden suda çalışan bilgisayar ![/h]Teknolojinin ilerlemesiyle hızlanan bilgisayarların en büyük problemi haline gelen sıcaklık, Türkiye’de geliştirilen bir sıvı sayesinde problem olmaktan çıkıyor.
Gelişen teknoloji ile performansları arttırılan bilgisayarların ve server (sunucu bilgisayar) sistemlerinin en büyük problemi sıcaklık ve soğutma yöntemleri. Sıcaklığı artan bilgisayarlar genelde klasik olarak hava ile soğutuluyor. Yıllardır kullanılan bu klasik yöntem bilgisayarların içerisinde çok miktarda tozun girmesine, cihazı soğutmak için sürekli enerji tüketimine, fanların tozdan dolayı aşırı ses çıkarmasına, sıcaklık yüzünden cihazın tam performanslı çalışmamasına sebep oluyor.
TÜRK GİRİŞİMCİLERDEN SUDA ÇALIŞAN BİLGİSAYAR
Türkiye’de bir ilke imza atan Melih Aksoy isimli girişimci, suya karıştırdığı elektriği iletmeyen bir sıvı ile bilgisayar ve server sistemlerinin soğutma işlemini gerçekleştiriyor. Aksoy, yeşil teknoloji firması çalışanlarıyla geliştirdikleri sıvı sayesinde soğutma maliyetini minimuma indiriyor. Bilinen su ile soğutma yönteminden farklı olarak bilgisayarı veya server sistemlerini bu sıvının içerisine daldırarakçalışması sağlanıyor. Böylece cihazdaki sıcaklık sıvının içinde dağılarak bilgisayarın daha istikrarlı, sessiz ve güvenli çalışmasını sağlıyor. Elektriği iletmeyen bu sıvı sayesinde, soğutulan sistemler düşük soğutma maliyeti ve enerji tasarrufuna sahip oluyor. Bu sıvı ile soğutulan sistemler klasik soğutma yöntemlerine göre yüzde 50 daha az enerji harcıyor.
ÖNCE HAYAL ETTİK, SONRA GERÇEKLEŞTİRDİK

Linkleri sadece kayıtlı üyeler görebilir. Linkleri görebilmek için Üye Girişi yapın veya ücretsiz olarak Kayıt Olun


Çocukluğundan beri teknolojiye olan yatkınlığından bahseden Yeşil Teknoloji çalışanı Melih Aksoy, “4 yıldır bilgisayar sistemleri üretiyoruz. Biz normalde bilgisayar sistemleri yapan bir ekibiz. Yaptığımız bu sistemlerde soğutma için çok fazla enerji zayiatı olduğunun farkına vardık. Amerika’dan 90 bin dolara satın aldığımız soğutma sistemlerinin, Türkiye’de çok ciddi bir cari açığa sebep olduğunu gördük. Biz bu bilgisayar sistemlerini daha ucuz, daha basit ve kendi üretimimizle nasıl soğuturuz diye düşündük. Daha önceleri hayal ettiğimiz, elektronik cihazları bir sıvının içerisine daldırmak suretiyle nasıl soğuturuz fikrini düşündük. Araştırmalarımızın neticesinde soğutma işlemini bu şekilde yaptık. Cihazı elektrik iletmeyen bir sıvının içerisine koyarak soğutuyoruz. Mevcut server bilgisayar sistemlerinde odayı değil sadece kabinin içerisindeki sıvıyı soğutarak bu işi daha basite indirdik” dedi.
ENERJİ KULLANIMINDA YÜZDE 50 TASARRUF

Linkleri sadece kayıtlı üyeler görebilir. Linkleri görebilmek için Üye Girişi yapın veya ücretsiz olarak Kayıt Olun


Kendi sistemlerinin diğer soğutma sistemlerinden farklı yönlerini anlatan Aksoysözlerine şöyle devam etti: “Bizim sistemimizin en büyük avantajı enerji sarfiyatındaki düşüklük, dışa bağımlılıktan kurtarmak ve sıfır bakım maliyeti. Bizim sistemimiz ile kurulmuş bir bilgisayar sistemi 2 yıl içerisinde maliyeti amorti ediyor. Ondan sonraki yıllarda ise her yıl enerjiyi kullanımda yüzde 50 kar ediyor. Bizim sistemimizde kullanılan cihazların bakım yapma gibi bir maliyeti yok. Çünkü toz, nem ve hava ile teması olmadığı için, korozyon (oksitlenme, paslanma) hiçbir şekilde üzerinde olmuyor. Cihazı sıvının içerisinden çıkardığınız zaman sanki fabrikadan çıkmış gibi tertemiz görünüyor. Bu cihazın daha verimli çalışmasına sebep oluyor. Sıvının içerisindeki cihazları yakacak kadar sıvı ısınamaz bu yüzden güvenli bir sistem.
Bireysel kullanıcılar içinde bir çalışma yaptık ve bilgisayar hariç Bin Türk Lirası gibi bir fiyata bu sistemi yapıyoruz. Bu projeyi geliştirmek için desteğe ihtiyacımız var. Bu konu çok önemli devletin bu mesele ile ilgilenmesi gerekiyor.”
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst